Analitik Psikoloji’nin en önemli kavramlardan biri olup bilinçdışı bir arketiptir. Egonun karşıt çiftidir. Bireyin çevreye uyum sürecinde maruz kaldığı dış etkenlerin etkisiyle istemediği ya da kabullenemediği tüm kişisel özelikleri gölgesine tıkılır. Gölge ne mutlak iyi ne de mutlak kötüdür. Bilinçli hâle geldiklerinde başa çıkılamayacağı için yaşam sürecinde kendilerini ifade etmelerine izin verilmeyen ve bu nedenle bilinçdışında karşıtlık yaratmaya çalışan (otonom bir güç merkezi oluşturan) tüm bireysel ve ortak ruhsal öğelerin karanlık bodrum katıdır. İçimizde barındırdığımız potansiyel kötülük genelde burada saklanmaktadır. Bu mecburiyet her zaman doğal gerçeklerden koparak kültürel kompleksler geliştirilmesine neden olur. Bunun etkisiyle, insan psişesi bölünerek dengesini kaybeder. Bölünmenin nedeni, insanın “-mış” gibi yaptığı dış yaşamı ile yaşayamadığı iç yaşamları arasında parçalanmasıdır. Analitik Psikoloji, gölgenin nafile inkârı yerine onu tanıyıp bilince yükseltmeyi önerir. Ruhumuzun gölge yönünü tanımak, kusursuz olmadığımızı kabul etmemiz için bize gereken alçakgönüllülüğü sağlar. Bu yapılmadıkça, kişinin kendi gölge kompleksini yansıtması (projeksiyon) iletişim bozukluğuna ve ruhta derin yaralara yol açar. Modern insan, kendini içinde bulduğu bu bölünmeden ancak gölgesini olduğu gibi kabul edip kabullenirse kurtulabilir, kendi içinde bir bütün olma şansı yakalayabilir ve ancak o zaman ruhsal anlamda büyür. Kişi ancak karanlığın bilincine vararak aydınlanabilir. En sık düşülen yanılgı insanların kendini tanımayı bilinç düzeyindeki egoyu tanımak ile karıştırmasıdır. Oysa ego sadece kendi içeriğini bilebilir ve bilinçdışı olan gölgeden bihaberdir. Rüyalarda beliren bu arketipin kendini ifade etmek için kullandığı semboller yılan, ejderha, canavarlar ve şeytanlardır. Rüyaların yorumunda, kişinin bu şeylerle mücadele ettiğini görmesi genelde kendi karanlık gölgesiyle mücadele ettiğinin işaretidir. Düşlerde, gölge figürü her zaman düşü görenle aynı cinsiyetten olur.